15 Mayıs 2012 Salı

Babil'in Asma Bahçeleri

Babil'in Asma Bahçeleri, MÖ 605'den itibaren 43 yıl hüküm süren Babil Kralı II. Nebukadnezar tarafından yapılmıştır. Daha zayıf bir rivayete göre ise MÖ 810 yılından itibaren 5 yıl hüküm süren Asur Kraliçesi Semiramis tarafından yapılmıştır.
Bahçeler, Nebukadnezar'ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis'i neşelendirmek için yapılmıştır. Amytis, Medes kralının kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebukadnezar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya'nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.
Yunan coğrafyacı Strabon'un MÖ 1. yüzyıldaki tanımlamasına göre bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Zincir pompa biri yukarıda, diğeriyse su kaynağında bulunan iki büyük volana gerili, üzerinde kovalar bulunan bir sistemdi. Nehirden dolan kova yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu.
Yunan tarihçi Diodorus'a göre ise bahçeler yaklaşık 120 metre genişlikte, 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi.
İstilalar yüzünden sönmeye başlayan şehir özellikle Pers Kralı Keyhüsrev'in Babil'i fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, 5. ve 6. yüzyıllarda kumlara gömülmüş ve bir kum dağı haline gelmiştir. Bu şehrin içindeki tapınakların ve asma bahçelerin kalıntıları ancak 20. yüzyılda yapılan kazılarla meydana çıkarılabilmiştir.


13 Mayıs 2012 Pazar


Kral Mausolos'un babası Hekataios'un mezarı bilgileri resimleri

Kral Mausolos'un babası Hekataios'un mezarı bilgileri resimleri

Muğla'da, yedi aydır Muğla Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin takip ettiği kaçak kazı operasyonunda, Kral Mausolos'un babası Hekataios'un mezarı ele geçirildi.

Jandarma ve polis ekiplerince Milas'ta düzenlenen operasyonda arkeoloji tarihi açısından son 100 yılın en önemli tarihi eserleri olarak gösterilen 2 bin 400 yıllık mezar odası ve lahdin bulundu. Tarihi eser kaçakçılarının 2 metre kalınlığındaki mermerleri delerek açtığı 10 metre uzunluğunda 80 santimetre genişliğindeki tünel polis ve jandarma ekiplerini şaşırttı.

Muğla'nın Milas ilçesinde jandarma ve polis ekiplerince düzenlenen operasyonda, Zeus Tapınağı'nın üzerindeki Menandros Anıtı'nın alt kısmındaki noktaya denk gelen ve 2 bin 400 yıllık olduğu düşünülen mezar odası ortaya çıkarıldı.

Bodrum'daki Mausoleus'un (Mozoles) babasına ait olduğu düşündüklerini belirtilen mezar olduğu yerin 10 metre altındaki noktaya Anadolu Ajansı ekibi, Milas Müze Müdürlüğü Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Kazıları Genel Koordinatörü Arkeolog Halil Eskici ile birlikte ulaştı.

Halat ve merdiven yardımı ile tarihi eserlerin olduğu mezar odasına yaklaşık yarım saatte ulaşan AA ekibi, tarihi eser kaçakçılarının mezar odası ve duvarlardaki resimlere verdiği tahribatı yakından görüntüledi. Lahdin üzerindeki kabartmalarda M.Ö 4. yüzyılın ilk yarısına ait “Aslan Avı” sahnesi yer alıyor.



BİLGİLERİ DEĞİŞTİRECEK GELİŞME
Arkeolog Eskici, bulunan tarihi eserlerin arkeoloji tarihi açısından son 100 yılın en önemli tarihi eserlerinden birisi olduğuna işaret ederek, “Bulunan eser, Hekatomnos sülalesinden çok önemli bir kişiye ait olup arkeolojik anlamda bazı bilgileri değiştirebilecek niteliktedir. Mezar odasının çevresindeki foseptik çukurundan sızan atık sular bin 2400 yıllık duvar resimleri ve mezar odasına zarar vermiş. Bu zararı ortadan kaldırmak için çalışmalara başlandı. Öncelikle, duvar resimlerinin kurtarılması planlanmaktadır.” dedi.

10 METRELİK TÜNEL
Tarihi eser kaçakçılarının mezar odasının bulunduğu noktaya ulaşmak için 2 metre kalınlığındaki mermerleri özel ekipmanlarla deldiklerine işaret eden Eskici, “Zanlılar, yerin altındaki mezar odasına ulaşmak için ise mermerleri delerek 80 santimetre genişliğinde ve 10 metre uzunluğunda bir tünel kazmışlar.

Mezara ulaşınca, ilk olarak mezarın odasında ve lahit içinde yer alan mezar hediyelerini almışlar. Bu eserler henüz ele geçirilemedi. Daha sonra, mezar odasının çevresinde başka odalar aramak için yeni tüneller açarak mezar odasını tahrip etmişler. Tarihi eser kaçakçıları yaklaşık 1 yıl boyunca geceleri bölgede çalışmışlar. Zanlılar, mezar odasındaki lahdi pazarlamaya çalıştıkları esnada güvenlik güçlerince yakalanmışlar.” diye konuştu.Zanlıların kazdığı tünel ve mezarda inceleme yapan polis ve jandarma ekipleri şaşkınlıklarını gizlemeyemedi.



MAUSOLEUS
Bodrum Müze Müdürlüğü kayıtlarında, M.Ö. 4 yüzyılda yaşadığı yer alan Pers Valisi Maussollos, yetkileri fazla olduğu için Karia bölgesinde kral gibi davranmış, kendi döneminde Bodrum Antik Tiyatro'yu yaptırmış, kendi adına Halikarnas Mozelesi'nin yapımını başlatmış, birçok kamusal alan ve surlar yaptırmış. Maussollos, döneminde Karia bölgesi en büyük sınırlarına ulaşmış.





iskenderiye feneri

İskenderiye Feneri
(Dünyanın Yedi Harikası)
İskenderiye Feneri
İskenderiye Feneri, görkem olsun, şöhret olsun diye yapılmamış, hakikaten kullanılan tek harikamız. Mısır’daki İskenderiye Limanı’nın karşısındaki Pharos Adası’na yapılan fener, denizciler için sağ salim eve dönmek, mimarlar için dünyanın en yüksek yapısı, bilimadamları için ise ışığı 70 kilometre öteye taşıyabilen gizemli bir ayna anlamlarını taşıyordu.

Büyük İskender öldükten sonra Mısır’ın hakimiyeti İskender’in komutanı Ptolemy Batlamyus Soter’e geçmişti. Batlamyus olarak anılan devlet, Yunanlılar ile yakın ilişki halindeydi ve deniz ticareti yapılıyordu, bu nedenle bir deniz feneri yapılması zorunluydu.Fener, milattan önce 285-246 arasında yapılmış ve iki kral görmüş. Şimdiye kadar yapılmış en yüksek deniz feneri olan 135 metrelik binanın tunç aynası geceleri 70, gündüzleri 35 kilometre uzaklıktan görülebiliyormuş. Önce ayna kırılmış, sonra 356’daki depremde üst kısmı yıkılmış. 1302’de ve 1323’de yaşanan iki depremde orta kısmı da yıkılmış ve 1500’lerde tamamen yokolmuş. Üstünde olduğu adadan dolayı Pharos olarak anılan fener sayesinde İspanyolca, Fransızca ve İtalyancada deniz fenerine Pharos denir. Deniz fenerlerinin tasarımı o günden beri hâlâ değişmemiştir.
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır.Proje Büyük İskender’in komutanları Ptolemy Soter zamanında M.Ö 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m. yüksekliğindedir. Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fener’in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı. Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böylece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km. mesafeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı. Fakat depremler ve doğal şartlar sonunda çöktü. Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302′de başka bir depremde çöktü. En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı.
Rodos Heykeli
(Dünyanın Yedi Harikası)
Rodos Heykeli
Güneş Tanrısı Helios’un tunçtan yapılma dev heykeliydi ve Rodos limanının ağzında bulunuyordu; Ama çoğu kez sanıldığı gibi heykelin bacakları arasından gemiler geçmiyordu. Heykel yaklaşık 32 m yüksekliğindeydi ve İÖ.304′teki başarısız Rodos kuşatmasından kalma tunç gereç ve silahların eritilmesiyle yapılmıştı. Rodos Heykeli, İÖ.280′den 255′e kadar, gemicilere karayı gösteren bir işaret görevi gördü ve daha sonra adayı sarsan bir deprem sonucu yıkıldı.

Rodosluların Rodos limanının girişine diktikleri bu heykel söylenenlere göre o kadar büyüktü ki, ayaklarının biri limanın bir girişine, diğeriyse diğer girişine basıyordu. Böylece limana girmek isteyen gemiler bu ayakların altından geçiyordu. Tanrı Zeus’u temsil eden bu bronz heykelin boyu 30 metreyi buluyordu. 224 yılında bir depremle yıkıldığı sanılan heykelin elindeki meşaleyi yakmak için ayaklarının içinden başlayan bir merdivenle yukarı kadar çıkılabiliyordu.

Rodos’un ilk sakinleri olan Dor’lar, Argos’tan gelen denizci bir kavimdi ve güneş ilahı olan Helios’a taparlardı. Dor’lar Rodos’ta en parlak devrini M.Ö. 3. asırda yaşayan bir medeniyet kurdular. Mısır ve Fenike’nin ürünlerini alıp satarak zengin oldular. Adayı kültür-sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu haline getirdiler.

Dor’lar, Makedonya Kralı Demetrios’la yaptıkları bir savaşı kazandıktan sonra, zafer anıtı olarak ve ilahları Helios’a şükran borçlarını ödemek için, Rodos limanının girişine büyük bir Helios heykeli yaptılar. M.Ö.281-280 yılında yapılan 32 metre yüksekliğindeki bu tunç heykel, elinde bir meşale tutuyordu. Bu haliyle Newyork limanındaki Hürriyet Heykeli’ni andırıyordu.

Rodoslular bu heykelin kendilerini ve adayı koruduğuna inanırlardı. Bu nedenle her yıl “Helicia” denilen şölenler düzenler, bu heykelin dibinde dört atlı bir arabayı denize atarlardı. İnanışlarına göre, Helios böyle bir arabayla dünyayı dolaşarak insanları gözetlerdi.

Rodos heykeli ancak 50 yıl ayakta kalabilmiş ve M.Ö. 223 yılında bir depremde yıkılmıştır. Rodos Kolossosu da denilen bu anıtın heykeltıraşı Lindos’lu Khares’ti. Lindos, Rodos adasının üç büyük kasabasından biridir.